IKEA, Brighton’daki yeni mağazasını duyururken yalnızca mobilyalarını değil, kentin ruhunu da vitrine çıkardı. Şehrin simgesi haline gelen martılar, bu kez reklamın başrolündeydi. Martı pisliğiyle kaplanmış IKEA mobilyaları, hem sahil kentinin gerçekliğine dokundu hem de markanın “Biz buradayız, sizi tanıyoruz” mesajını en çarpıcı şekilde aktardı.

Brighton halkı için martılar, kimi zaman baş belası, kimi zaman ise şehrin ayrılmaz bir parçası. IKEA’nın bu cesur yaklaşımı, yerel halkın gündelik deneyimlerine mizahi bir dille temas etti. Böylece reklam sadece dikkat çekmekle kalmadı; sosyal medyada paylaşılabilir, konuşulabilir bir hikayeye dönüştü.

Asıl soru şu: IKEA aynı kampanyayı İstanbul’da yapsaydı, hangi simgeyi kullanırdı? Vapurlara dadanan martılar mı, trafiğe meydan okuyan sokak köpekleri mi, yoksa Boğaz’ın kendisi mi? Yerel kimliği sahiplenmek, küresel markalar için en etkili iletişim anahtarı olmaya devam ediyor.