Türk Hava Yolları, eski koltuk kumaşlarını çanta ve kırtasiye ürünlerine dönüştürerek deprem bölgesindeki çocuklara ulaştırıyor. Bu proje, yalnızca malzemelere ikinci bir hayat kazandırmakla kalmıyor; aynı zamanda çocukların eğitim yolculuğuna değerli bir katkı sağlıyor. Basit bir dönüşüm fikri, hem sürdürülebilirliği hem de toplumsal sorumluluğu aynı potada buluşturuyor.

Bu yaklaşım, markaların yalnızca ticari kimlikleriyle değil, toplumsal rollerini sahiplenmeleriyle de hatırlandığını bir kez daha gösteriyor. THY’nin projesi, gökyüzündeki yolculuğunu yere, en çok ihtiyaç duyan kalplere taşıyor. Bu da markanın güçlü bir iletişim dili kurmasını sağlıyor: Paylaşmak, destek olmak ve umut vermek.

Sürdürülebilirlik tek başına yeterli değil; ona anlam katan şey, toplumun yararına dokunan hikayeler. THY’nin bu adımı, markaların değer üretirken duyarlılığı nasıl somut bir güce dönüştürebileceğinin örneği niteliğinde. Bu hikaye, markaya sadece prestij değil, kalplerde derin bir yer de kazandırıyor.